Geçmişten geleceğe köprü: Toplumun Hafızası, Kültürel Miras

Kültür Yazıları 1: Kültür ve Miras

 

Kültür, insan topluluklarının tarih boyunca geliştirdikleri inançlar, değerler, normlar, gelenekler, sanat, dil, düşünce ve davranış kalıplarının tümünü içeren kapsamlı bir sistem olarak tanımlanır. Toplumsal yapının sürekliliğini sağlayan kültür, bireylerin sosyalleşme süreci içerisinde öğrendiği ve nesiller boyunca aktarılan bir mirastır. Bu sistem, yalnızca bireysel kimliği şekillendirmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal yapının sürekliliğini de sağlar. Aynı zamanda kültür, zamanla değişim gösteren ve toplumların gelişimi ile uyum içinde evrilen dinamik bir olgudur.

Kültürün bu özelliği, uygarlıkların, milletlerin ve toplulukların karakteristik özelliklerinin anlaşılmasında kilit rol oynar. Bu anlamda kültür, bir toplumun geçmişten geleceğe uzanan hafızasını oluşturan ve o toplumun ayırt edici özelliklerini yansıtan bir miras niteliğindedir. Toplum içerisinde bireylerin birbirleriyle kurdukları ilişkilerden doğan sosyal normlar, değerler ve kurumlar, bireylerin davranışlarını yönlendirir ve toplumsal etkileşimlerini biçimlendirir; bu bileşenler ise manevi kültürü oluşturur. Öte yandan, bir toplumun doğa ile kurduğu ilişkiler neticesinde ortaya çıkan somut, fiziksel varlıklar ve nesneler maddi kültürü meydana getirir.

Sonuç olarak, kültür, hem manevi hem de maddi unsurları ile bir toplumsal hafıza işlevi görmekte, toplumsal yapının dinamiklerini oluşturan ve toplum içindeki ilişkilerin devamlılığını sağlayan karmaşık bir sistem olarak varlığını sürdürmektedir.

İnsanlığın ortak geçmişini yansıtan ve toplumların kimliklerini oluşturan bu sistemin nesiller boyunca aktarımının sağlanması, korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması amacı ile UNESCO ve ICOMOS gibi uluslararası kuruluşlar çeşitli sözleşmeler ve standartlar geliştirmiştir. UNESCO, özellikle 1972 yılında kabul edilen "Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme" ile dünya çapında kültürel miras alanlarının korunmasına yönelik yasal bir temel oluşturmuştur. Bu sözleşme ile dünya miras alanları “Olağanüstü Evrensel Değer” olarak tanımlanır ve bu alanların korunması sağlanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de 1983 yılında sözleşmeyi imzalayarak taraf olarak, kültürel ve doğal miras alanlarının korunması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla uluslararası iş birliğine katkı sağlamayı taahhüt etmiştir. İlk olarak da 1985 yılında Dünya Miras Listesine; Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının başkenti olarak önemli bir tarihî ve kültürel mirasa sahip olan İstanbul’un; Ayasofya, Sultanahmet Camii, Topkapı Sarayı ve Süleymaniye Camii gibi ikonik yapıları sınırları içinde barındıran “İstanbul'un Tarihi Alanları” dahil edilmiştir.

UNESCO’nun bir diğer önemli sözleşmesi, 2003 yılında kabul edilen “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesidir. Bu sözleşme, maddi olmayan kültürel mirasın korunmasına odaklanmakta ve toplulukların kültürel kimliklerini, geleneklerini ve ritüellerini yaşatmalarını teşvik etmektedir. Özellikle yerli halkların kültürel ifadelerinin korunmasını amaçlayan bu sözleşme, kültürel mirasın korunmasında topluluk katılımının önemine dikkat çeker. Bu yönüyle sözleşme, yerel toplulukların kendi kültürel varlıklarına sahip çıkmalarını destekleyen bir yapı sunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti de 2006 yılında sözleşmeyi kabul etmiş ve Türk kültürel mirasının temsilcisi olarak SOKÜM listesine, 2008 yılında Meddahlık geleneği dahil edilmiştir.

Bu bağlamda; kültürel mirasın korunması, yalnızca tarihi eserlerin fiziksel olarak muhafazasını değil; aynı zamanda bu mirasın sürdürülebilir bir şekilde gelecek nesillere aktarılmasını ve toplumsal hafızanın canlı tutulmasını kapsayan çok boyutlu bir sorumluluğu ifade etmelidir. Kültürel mirasın korunması, toplumların tarihî, estetik ve manevi değerlerini, gelecek kuşaklara ulaştıracak bir sürekliliği ifade etmektedir. 

 Serinin devamı için blogumuzu takip etmeye devam edebilirsiniz.

Öğr. Gör.Gökçen GÖKGÖZ GEDİK

KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

 

 

 

Sürükle İncele Kapat Oynat